KENDİSİNİ ELEŞTİREN 68.000, 817 KİŞİYE HAKARET DAVASI AÇTIRAN TAYYİP ERDOĞAN, KENDİSİ HAKKINDA ‘‘SAHTEKARLIK VE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK GİBİ AĞIR SUÇLAMA’’ YAPANLARA KARŞI NEDEN SAĞIRLIĞI SEÇİYOR?

Cumhurbaşkanlığından tutunda, cumhurbaşkanlığı danışmanlarına varana kadar birçok devlet kurumlarını işgal etmiş AKP’li görevlilerin yanı sıra atadıkları bürokratlarda dahil sil baştan hepsinin diplomaları sil baştan kontrol edilmelidir. Böyle bir kontrolde görülecek ki yarıdan fazlasının diploması sahte olduğu ortaya çıkacak. Balık baştan kokarmış şeklinde bir ata sözümüz var, herhalde bu atasözümüz tamda bu durumu anlatmak için söylenmiş.

Ota çöpe her şeye, basit bir eleştirilere dahi Cumhurbaşkanına  hakaret etmekten dava açtıran Tayyip Erdoğan, kendisini nitelikli dolandırıcılıkla itham edenler hakkında acaba neden sağır olmayı seçiyor dersiniz?

Bu konu gerçekten çok ilginç işin içine mahkeme girince Tayyip Erdoğan sessiz kalmayı susmayı yeğliyor. Mesela Yusuf Halaçoğlu “Ben, Cumhurbaşkanına diploman sahte diyorum beni mahkeme vermiyor. Normal başka bir şey olsaydı çoktan verirdi” (*) açıklamasında bile bulundu.

Eğer Yusuf Halaçoğlu gerçekte haksız olsaydı, Tayyip Erdoğan Yusuf Halaçoğlu’nu hakaret ve iftira atmak, itibarını zedelemekten bir milyon kez mahkemeye vermişti. Ne zaman kamuoyunda Tayyip Erdoğan’ın diploması ilgili bir haber çıksa Tayyip Erdoğan ‘şahsım devletinin’ sağır odasına giriyor, sağırlığı seçiyor.

Sahi, ota çöpe dava açan / açtıran Tayyip Erdoğan hakkındaki sahtekarlık gibi ağır ithamlara karşısında sessiz kalmayı yeğliyor dava açtırma sevgisinden mahrum kalıyordu.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesini takip eden 3 yılda 68 bin 817 kişiye Cumhurbaşkanı’na hakaretten soruşturma açılırken 3 bin 414 kişi tutuklattırdığını görmüş olduk. (**)

Bu ülkede duyarlı Cumhuriyet Savcı kalmadığı gibi Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle   68.000, 817 kişiye dava açmada yarışan, diğer bir deyimle Tayyip Erdoğan’a yaranmak için takla atan savcı ve hakimler bu kez Tayyip Erdoğan’ın korumamak için neden dava açamıyorlar? 68.000, 817 kişiye dava açan bu duyarlı hâkim ve savcılar sanki yer yüzünden buharlaşmış gibiler.

Madem ki Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden kişiye karşı sahtekarlık gibi ağır hakaret var, insan Cumhurbaşkanı  makamını korumaz mı? Söz konusu diploma olunca (basit eleştirilere hakaret davası açmakta yarışan savcılar hakimler) adeta kendilerini sağır odaya kilitlemeyi uygun buluyorlar.

Ülke içinde hukuk arayışı tükenince HKP, Türkiye’deki hukuk yolları tükendiğinden dolayı, Erdoğan’ın diploma tartışmasını AİHM’e taşıdığını biliyoruz.

Bir devlet düşünün ki, devletin baş bakanı daha sonra  cumhurbaşkanı oluyor sonra bununla yetinmiyor parlamenter sistemi değiştirip başkanlık sistemine dönüştürüyor bütün bunları yaparken de  nitelikli dolandırıcılık yöntemiyle evrakta sahtecilik yaparak bu suçu işlediği şeklinde ağır ithamlarla dolu suçlamalar  söz konusu. Bu iddiaların içeriği boş gibi gözükmüyor çünkü bu iddialar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİM) kadar götürüldü.

AHİM başvuru dosyasını kabul etti. Bu pilavın çok su kaldıracağa  benziyor.

Gelin görünki, konuyu kökünden çözerek kamuoyunu bilgilendiren bir sisteme devletin sahip olması gerekmez mi? Ama  sağır olmayı yeğliyorlar. Kimi zaman sağırlık suçlamaları sessizce kabullenmek anlamına da  gelir. Normal şartlarda devlet böyle bir zan altında bulundurulamaz. Gereken ne ise kamu adına şeffaf davranılır, bu konuda vuku bulan her türlü şaibe ortadan kaldırılır.

Ama yaşadığımız sürece baktığımızda evrakta sahtecilik denilen sahtekarlık yöntemleri devleti devlet olma özelliğinin üstüne kap kara bir şekilde yapışmış durumda.

Daha bununla bitmedi sahte diplomalı başkan kendisine   danışman atar aradan zaman geçer bir de bakarız ki sevgili danışmanında diploması sahte çıkar. Haber şöyle; Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, eski AKP Milletvekili Hamza Yerlikaya’nın belgede sahtecilik suçundan yargılandığı davada mahkemenin kararına Cumhuriyet gazetesi ulaşmış. Belgeye göre her şey ayan beyan yapılan sahtekarlık açıkça ortada.

Çivisi çıkan devletin mahkeme kurumlarına baş vuran Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), “resmî belgede sahtecilik”, “bankacılık kanuna muhalefet”, “görevi kötüye kullanma” ve “nitelikli dolandırıcılık” gerekçeleriyle Ankara Cumhuriyet Başkanlığı’na suç duyurusunda bulundu. (***)

Daha bitmedi; HKP avukatları, Yerlikaya ile birlikte “sahte diplomayı kabul ederek hukuka aykırı kayıt yapan, diplomalar veren ve bu diplomaları kabul eden yahut Yerlikaya’yı atayan kişiler” için de “görevi kötüye kullanma” ve “resmi evrakta sahtecilik” ten dava açılmasını istedi. Dilekçede suçlar şöyle nitelendi:

Resmî Belgede sahtecilik: Yasaya göre resmî belgeyi kullanan kişi kamu görevlisi olması durumunda 3 ila 8 yıl arasında cezalandırılır. Milletvekilliği, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı bir kamu görevi olmakla şüpheli hakkında bu maddeden kamu davası açılması gerekir

Bankacılık Kanununa muhalefet: Yasaya göre genel müdür yardımcılarının en az 7 yıllık mesleki deneyime sahip olması ve yine en az lisans düzeyinde (hukuk, iktisat, maliye, bankacılık, işletme, kamu yönetimi ve dengi alanlar ile mühendislik alanında lisans düzeyinde öğretim görenlerin ise belirtilen alanlarda lisansüstü öğretim görmüş olmaları ve bankacılık veya işletmecilik alanında en az 10 yıllık mesleki deneyime sahip olmaları) öğrenim görmüş olmaları şarttır. Düzenlenen lise diplomasının sahte olması sebebiyle sahtecilik suçundan hüküm giydiği açık olduğuna göre Vakıfbank Yönetim Kurulu üyeliğine atanması mümkün değildir

Nitelikli dolandırıcılık: Bankacılık kanununa aykırı olarak ve hileli hareketleriyle oraya atanmakla bu suçu işlemiştir. Görevinin derhal düşürülmesi gerekir. Kamu bankası olan kurumdan almış olduğu her türlü ücretin iadesi kamu zararı nedeniyle talep edilmelidir. Yine bu nedenlerle milletvekilliği dahil tüm görevlerindeki işlemleri, imzaları yok hükmündedir. Hepsi geriye doğru araştırılmalı, ödemeler ve varsa başka giderler faiziyle geri alınmalıdır.

Görevi kötüye kullanma: görevlerinin gereklerine aykırı hareket ederek kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız menfaat sağlayan kamu görevlisi 2 yıla kadar hapis ile cezalandırılır.

Mahkeme ne yaptı dersiniz? Sahteciliğin cezasını erteledi.

Daha bitmedi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Hamza Yerlikaya’nın lise diplomasının sahte olduğuna dair mahkeme kararı çıkması sonrası CHP Sivas Milletvekili Özcan Purçu, konuyu Meclis gündemine taşıdı. Purçu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle “Mahkeme kararı ile evrakta sahtecilik yaptığı sabitlenmiş Hamza Yerlikaya’nın, Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil etmesi ve devlet kademelerindeki görevlerine devamı sizce etik midir?” diye sordu. (****)

Şimdi soruyoruz çivisi yerinden çıkmış mevcut devleti yöneten başkanında aynı suçlamalarla yüz yüze olduğunu kamuoyu yakinen bilmektedir. Başkanlık sistemini temsil eden Cumhurbaşkanına hangi mahkeme dava açabildi? Tabiiki açamadı…

Ne yani ‘şahsım devletim ‘in savcısı şahsıma dava mı açacaktı? Tabiiki dava açamayacaktı… Hangi hadle dava açacak sorusu sanırım her şeyi cevaplamaktadır. Hukukun olmadığı yerde sahte diplomalarda olur sahte diplomalarla cumhurbaşkanı bile olunur.

Yukarıda değinmiştim ‘‘balık baştan kokar’’ ata sözümüz aslında her şeyi anlatmış

 

_Ali Galip Sayilgan_

 

Kaynak:

(*)  https://odatv4.com/erdoganin-diplomasi-sahte-diyorum-niye-beni-mahkemeye-vermiyor-0406151200.html

(**)  https://www.haberler.com/cumhurbaskani-erdogan-a-hakaretten-uc-yilda-68-11525431-haberi/

(***) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/iste-akpli-hamza-yerlikayanin-sahte-diploma-davasinin-karari-diplomasi-sahte-1799518

(****) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/chpli-purcudan-oktaya-hamza-yerlikayanin-turkiyeyi-temsil-etmesi-sizce-etik-midir-1800857

 

CUMHURBAŞKANI HAKKINDA ‘‘SAHTEKARLIK VE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK GİBİ AĞIR SUÇLAMA’’ YAPANLARA KARŞI NEDEN SAĞIRLIĞI SEÇİYOR?