15 Temmuz 2016’dan 2018 yılına, bir güzel darbe masalı…

Ne olduğunu 15 Temmuz 2016’da yazmıştım. Hoş, yazdık da ne oldu ki? Toplumsal açıdan koyunluk metodolojisine dahil olan her şahıs adeta ağız birliği yapmışcasına bu darbe girişimini Fetö’nün planladığı konusunda sarayla birlikte hareket ediyor. Farkında olup yada olmadan sarayla işbirliği yapıyor. Toplumsal koyunluk metodolojisine dahil olan her şahıs aynı zamanda sarayın bilmeden işbirlikçisidir.

Buna liberalinden tutunda, sözde sol aydınlara varana kadar, ana muhalefet partisi CHP’de buna dahildir. Hatırlanacağı gibi Yeni Kapı Mutabakatı (ruhu için) koştura koştura Yeni Kapı’ya giden CHP hatıralarda kötü bir iz bıraktı. CHP davranışlarıyla saray işbirlikçiliğine hizmet etmekte tereddüt etmediğini bir filim şeridi gibi kare kare izledik.

Gerek hükumetin, gerekse bakanlıkların pek kıymet-i harbiyesinin okunmadığı bir süreci yaşıyoruz. Saraydaki zat’ın ağzına bakarak laf söyleme ve bizzat izniyle iş  yapan bu kurumlar, sarayın estirdiği teröre  yandaş kalemlerce linç kampanyası katılmasıyla (hiç kimse) sarayı karşısına almayı cesaret edemeyecek duruma geldikleri gibi, bıkmadan usanmadan bire bir sarayın ağzıyla mevcut darbe girişimini değerlendirmektedirler. 

Zaten başka türlü değerlendirebilselerdi şaşırırdık…

‘Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur’ misali gibi, 2018’de de bir çok şeyler mevcut oturmuş yapıyla birlikte aynı kalacakmış gibi gözüksede 2018 çok şeylere gebe olacağı aşikardır.

Adam resmen eski ilişkilerini kullanıp (örtülü ödenekle ödemesini yaparak satın aldığı) Fetöcü kadrolara darbe girişimi sahnelemesine karşın, üstelikte bu yönde kralın çıplak olduğunu herkes görmesine karşın, herkes aynı teraneyi okuması Türkiye’nin geldiği noktanın belkide en dibidir. Basiretsizlik, yağcılık, kumpasçılık, hırsızlık, kapı kulculuğu  bu ülkede diz boyu…

Bir kez daha söylemek gerekirse: CHP ‘sinden aydın geçinen zevatların hemen hemen tümü sarayla ağız birliği yapmışcasına bu darbeyi Fetö’nün yaptığı konusunda darbeci iktidarla ağız birliği içine girmişlerdirler.

Bu durumu bire bir darbe kalkışmasının yaşandığı saatlerde canlı canlı yazmış olmama karşın darbe girişimini Tayyip Erdoğan ve şürekası örgütlediğini net bir şekilde belirtmiştim.

Aradan bunca zaman geçti darbe girişimini bile parlamentoda araştıracak her türlü girişimi ret eden AKP ‘li darbeci / kumpasçı milletvekilleri, kurdukları çoğunluk çeteciliğiyle kendilerini koruyan KHK’ler aracılığıyla hukukun cenaze namazının kılınmasına neden olunmuştur.

Merkezi olarak darbe kalkışmasını kesinlikle Fetö yaptırmamıştır. AKP erken davranıp bu darbeyi kendisi yapmamış olsaydı bu darbeyi Fetö yapacağını cümle  alem biliyordu. AKP 17-25 Arlık hırsızlığını deşifre eden Fetö’den darbeyi kendisi yapıp kurumların kilit yerlerinde bulunan Fetöcülerden  temizlemeyi başarmıştır. Tam olmasada Fetöcü kadrolardan devlet mekanizmasını arındırmaya  çalışmıştır. 

Darbenin muhtevası aleni bir  şekilde ortada iken göz  göre göre herkesin siyasi körlüğü oynayıp AKP gerici faşizminin argümanlarına alet olunması kervanının başını çeken ana muhalefet partisi CHP’nin darbe paradigmasına  yaklaşımı tamamen rezilliktir. Saraya hizmet etmektir/saray işbirlikçisidir.

Kaçak saray edebiyatında da aynı hizmetkarlığı sergilemedi mi? Yıllardır saraya kaçak saray dediler sonra tıpış tıpış kendi ayaklarıyla saraya  gidip ‘kaçak sarayı’ yasal saray haline  getirmediler mi?

Darbe kalkışmasını Fetö yaptırmadı diye bu Fetöyü masum kılmaz.

Fetö Tayyip Erdoğan’ın ikizidir.

Fetö, Tayyip Erdoğan kadar tehlikeli, bir o kadarda Makyavelisttir.

Bu iki kişilik için amaca giden her yol mubahtır.

Bu yüzden Atatürk’ün cumhuriyete mirası olan bu araziye, Atatürk’den ve Cumhuriyetten intikam alırcasına Osmanlı özenticiliğinin karmaşık ruh haliyle kendisine saray yaptırmış olup, 79,51 Milyon kişinin vergileriyle beslenecek şekilde ailesini ve kendisini ağırlatacak kadar narsist bir ruh haline sahiptir.

Darbe kalkışmasını bizzat Tayyip Erdoğan, Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Kontrgerilla diye bildiğimiz Özel Harp Dairesinden kimi kişilerce örgütlenilmiştir.

Örgütlenen darbe girişimi esnasında camilerden verilecek Sela’lara varana kadar her türlü ince ayrıntı düşünülmüştür.

Çünkü Tayyip Erdoğan’ın böylesine kurgusal açıdan bir darbe kalkışmasına ihtiyacı vardı. Ak Parti olarak birebir iktidar paylaşılması konusunda sırtında taşıdığı Fetö örgütlenmesi, ne zaman 17-25 Aralık olarak kayıtlara geçen hırsızlık ve yolsuzluk operasyonu, bu aynı zamanda kamuoyuna Ak Partinin kirli çamaşırlarını teşhir etme operasyonu olarak bilinmektedir.

Fetö tarafından 17-25 Aralık operasyonu için düğmeye basılması demek aynı zamanda bu ittifakın sonunu belirlemiş oldu.

İktidar ortaklığını çok iyi değerlendiren Fetöcü kadrolar entelektüel birikimli kadrolarıyla hemen hemen her resmi dairede örgütlendikleri gibi devletin karar alıcı en kritik noktalarına kadar ele geçirmeyi başarmış olmaları Fetöcülerin gücünü belirlemektedir.

Buna yurt içi ve yurt dışında faaliyet gösteren okullarını dahil ettiğimizde Fetö’nün gücünün hiç de yabana atılmayacağını ortaya koymaktadır.

Tayyip Erdoğan ve çetesi bunu çok iyi bildiği için Fötücülerden arınma ancak ve ancak köklü bir operasyonla mümkün olacağı konusunda kafası çok netti. Tayyip Erdoğan çetesiyle el ele verip Fetöcü kadroları satın alma yöntemiyle darbe tiyatrosunu örgütlemiştir.

Şeytani bir buluş olan darbe tiyatrosu yöntemiyle siyasi rakibi olan Fetöcü örgütlenmeye karşı ülke bazında başlattıkları operasyonlarla çıkardıkları KHK’lerle faşizmi kurumsallaştırmışlardır.

17-25 Aralığın intikamını nasıl alacaklarını Recep Tayyip Erdoğan 11 Şubat 2014’te yaptığı İnlerine gireceğiz’ açıklamasıyla hayat bulmuştur.

Bu operasyonda boy hedefi haline getirilen dünün hizmet hareketi bugünün FETÖ/PDY terör örgütü nitelendirilmesiyle uygulanan projelerine nokta konmuştur.

Daha tam başkanlık sistemine geçilmeden başkanın keyfiyetiyle dağıttığı yandaş adaletle yüz yüze kalan Türkiyeyi gerçekten karanlık günler bekliyor.

Sırf bu yüzden yandaşlarınca iç savaşa yönelik çağrılar yapıldığı gibi, bu yönde paramiliter yapılanmalarla gizlenmeden aleni örgütlenmelerle yönelinmiş durumdalar. Birde buna Suriye iç savaşında saray tarafından desteklenen Işid ‘çi teröristlerin yeniden Türkiye!ye geçtiği gerçekliğini göz önünde bulundurduğumuzda Ak Parti sayesinde ülkenin kan gölüne döneceği günlere dolu dizgin gidiyoruz.

Uygulamalarıyla Hitlere özenen bu ruh hastası bu kişilik, Hitler’in yanında haddinden fazla vasat kalmaktadır. Hitler kendi anlayışının içinde Entelektüel birisiydi hatta Hitler’in bu konuda ‘Kavgam’ isimli eseri bile mevcuttu.

Hitler her şeyden önce iç savaş çıkartıp kendi halkını kırdırmayacak kadar bu vasat kişiliğe göre entelektüel kalmaktadır.

Bugün 31 Aralık 2018 an itibariyle saat 15:10

2018 yılı umarım Türkiye’ye huzur, barış, gerçek bir demokrasiyle birlikte mutluluk getirir.

Ali Galip Sayılgan

Bu yazı GENEL kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.