Tarihin her döneminde yanılsama, hiç bir koşulda bu kadar gerçek bu kadar gizlenen bir özellik asla olmamıştı. Bu yanılsama vatan kavramı üstünde gizlenen bir sırrın özünde ifşasıdır. Bu sır bilinmeyen bir sır değildir Marksistlerin yabancısı olmadığı bir kavramın kendisidir aslında.
Sahtekarlık, kumpas, dalavere…
Sanki bu kadar olur dercesine… 6 Eylül 2017 yani iki gün önce ”Hanedanlığın sonuna doğru” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. İki gün geçmeden yeni deliller, yeni raporlar basına birer birer dökülmeye başladı. 15 Temmuz tiyatrosunu daha sahnelendiğinde koymuş olduğum ”tiyatro”
Sırrı Süreyya Önder Chp’ye çağrı yapmış : …
Irkçılıktan laf açılmışken iğnenin minnacık ucu bir yerlerine batmış gibi zıplayacakları kesindir. Bu duruma göre herkes kendince ‘doğrucu Davut’ olduğu için, her zamanki gibi hiç kimse müthiş bir kibirle malum burunlarından kıl aldırmayacaktır. Döne döne aynı noktaya gelen setenci beygiri
Yarasadan kadına…
İnsan haklarının olmadığı bir ülke de yarasa veya (hayvan) hakkı olur mu? Normalde olması gereken bu ama bizim standartlarımıza göre lüks kaçar. Neden lüks kaçtığını 'falana (…) anlatır gibi' derken isimini vermeyeceğim. Yani isim verip işin kolayına kaçmayacağım. Zikretmek istediğim o isim,
Klasikleşmiş bir Tayyip Erdoğan yemi ve Hollanda!
Bu yazımı AKP’nin Hollanda çıkarmasını (referandum oyu uğruna) kurgulayıp ajanslara düştüğü saatlerde kaleme almış olsamda bir türlü yayınlamaya fırsatım olmadı. Karşılıklı atışmaların tansiyonun düştüğü azda olsa durulduğu bu günlerde seçmenleri tarafından kurgunun çakılmaması uğruna zaman zaman sataşmalar sürüyor. O gün
Termonolojik ”gazel”ne kadar realitedir?
Kıl payı ‘Troçkist’(!) olmaktan yırttık mı ne?http://fraksiyon.org/sosyalistlerin-hdp-disinda-ne-isi-var/ linkinde yer alan (Sosyalistlerin HDP Dışında Ne İşi Var?) başlıklı bir yazıya dair…Yazarımız hem soru soruyor hem de kendisi yanıtlıyor, arkasından niyetini de ekliyor:‘‘Bu, 20. yüzyılda birçok devrim deneyiminde sayısız kereler sorulmuş ve pratikte yanıtlanmış bir
Yarattığı uluslara ödül verme hakkı…
Neden ve ne için ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı? Gelin birde bu açıdan bakalım, ne dersiniz? Eğer bu önerme sosyalist toplum sonrası için söyleniyorsa buna ne gerek var? Sosyalizm çağında ulusçuluk gibi milliyetçilik ögelerini bünyesinde taşıyan (adeta geri bir yapılanmaya) övgüler
Sistemin dinamiğinde insanın yeri
İnsan doğa ile var olan savaşımında kendi düşün sistematiğini geliştirmesinde en büyük etken yine doğanın kendisi olmuştur. Doğanın benliğe yansımasıyla, yansımanın özümsenmesi bir sürece tekabül eder. Bu süreç insanın kendi zekâsını kayıt altına alma sürecidir aynı zamanda. Her yeni
Erkeğin kabası, kadının babası…
Kimi mutlak değerler vardır, değerin özgün yapısına göre, mutlaklığın değer ölçütü bir kez dokuz olmuşsa (asla ve asla) inmez sekize! Kaba bir ifade tarzı gibi gözükse de, zurna ile özdeşleşmiş bir öz deyişimiz vardır 'zurnanın zırt dediği delik' ile ilgilidir.
Yüz yılın deccalı ‘sosyal medya’
Geçmişte başlarına bela olabilecek medyayı ele geçirip yandaşlaştırma süreci bittiğinde tam rahat nefes alacağız hülyasına girerken hülyalarının kimyasını bozan sosyal medya peydahlandı. Satın alamadıkları, yandaşlaştıramadıkları sosyal medya yüzyılın deccalı gibiydi. Bizim gibi ülkelerin (halklarının kaderi) ne yazık ki, sürekli diktatörlük